Cilalanıp parlatılmış ceviz kabuğundan bir beşik verildi küçük kıza. Döşek yerine menekşe yaprakları konuldu yorganı da gül yaprağıydı. Gece burada uyudu. Ama gündüz masanın üstünde oynuyordu. Kadın masanın üstüne su dolu bir tabak koyup çevresine bir çelenk yerleştiriyordu. Tabağın içinde bir lale yaprağı duruyor Parmakkız bu yaprağın üzerine oturup elindeki at kılından iki kürekle tabağı bir ucundan bir ucuna gidebiliyordu. Çok güzel bir görünüm oluşturuyordu böylece. Sonra öyle yumuşak öyle tatlı bir sesle şarkı söylüyordu ki böylesi hiç işitilmemişti. Bir gece uyurken kırık bir camdan içeriye çok çirkin bir kaplumbağa girdi... Böylece Parmakkız için serüven dolu günler başlamış oldu. Başına neler geldi neler...