Dünyada İstanbul'a benzeyen başka bir kent var mı? İki büyük iç denizin arasında eşsiz bir boğazın iki yakasında kurulmuş bu denli eski bir kent. Korunaklı koyların gerisindeki tepelerin aralarında dere yataklarının yarattığı sevimli vadileri ile dünyanın belki de en güzel coğrafyası...
Değişen iklimlerin kenti. Kutupların soğuk ve kuru dondurucu soluğunu taşıyan Sibirya havası. Balkanlar'ın soğuk ve yağışlı ayazları. Akdeniz'in tuz kokan sıcağı ve yağmuru. Güneyden gelen sımsıcak Ekvator esintileri. Bu farklı iklim tiplerine göre tarih boyunca sürekli değişen bitki örtüsü. Kimi zaman boş düzlükleri kimi zaman yemyeşil ormanlar....
Asya ile Avrupa arasındaki tek doğal köprü. Tarih boyu farklı bölgelerden insan topluluklarının ürettikleri tüm bilgi ve ürünlerin üstünden geçtiği bir su yolu. İnsanlığın başlangıcından beri nice göçlerin istila ve savaşların sahnesi. Akdeniz'den Ege'ye Marmara'dan Karadeniz'e tüm deniz ve kara ticaretinin kilit noktası. Bir taşına tüm Acem mülkününü feda edildiği bir kent. Bir yanı kara üç yanı denizle çevrili dünyanın en byüük imparatorluklarının başkenti. Hiçbir ülkede benzeri yaratılmamış sütunlara sahip dillere destan kentler kenti...
İstanbul yaşadığımız sevdiğimiz sıkıldığımız gelip geçtiğimiz duyduğumuz merak ettiğimiz hepimizin tanıdığı bir kent. Oysa İstanbul'un çoğumuzun hiç duymadığı 300 binyıl önceleri başlayan ve günümüze dek süren çok uzun bir öyküsü var. Bu öyküyü mutlaka dinlemeliyiz. Çünkü dünyada İstanbul'a benzeyen başka bir kent yok!