Kadirbilirlik insanoğlunun "kemâl"ini gösteren bir haslettir; ama bir güzelliğin kadrini bilebilmek için insanların önce kıymet hükümlerini hatırlamaları asırlarca değer verilmiş bulunan maşerî vicdan ve zevk unsurlarını görüp tanımaları gerekir. Bu da ancak doğru tespit ve sunumlarla sağlanabilir.
Biz göz nûruyla büyük emekle köklü bir kültür birikimiyle işlenmiş nakışlar topladık ve onları ilmik ilmik çözdük gücümüzce. Üzerlerindeki tozu silkeledik yıkadık ütüledik ve sunduk. Yaradılışının icabı olarak insan güzeli ruhuyla tanır seçer. Aynısını yapması mümkün olmasa da yapılanı takdir edecek bir yaratılıştadır. Bu belki ilahi adaletin ruhlarımıza "bezm-i ezel"de yerleştirdiği fıtrî bir özelliğimiz.. Farkına varmasak da...
Yahya Kemal Beyatlı "söyler" redifli gazelinin son beyitinde:
Böyle beş beyti bu gûyende redîf üzre Kemâl
Na'ilî söylese bir 'âlem-i ma'nâ söyler
derken XXVII. asır divan şairi Nâ'ilî-i Kadîm'e gönderme yapar. Bu çağdaş bir usta şairin kendisinden 292 yıl önce vefat eden "üstâd"ına ihtirâm arzıdır. "Âh bu redifi kullanarak sen bir gazel yazmış olsaydın o nasıl bir anlam âlemi olurdu kim bilir!.." tarzındaki bir hak teslimidir.
Bu kitap işte bu hürmete şayan ustalara ait şiirlerin bünyelerine kılcal damarlarına kadar nüfûz şeklinde bir duhûl teşebbüsü olarak 17 âbidevî klasik şiirin şerhidir ve ağır zahmetine rağmen tenkide âmâdedir.