1867-1950 seneleri arasında yaşamış olan büyük mutasavvıf Kenan Rifai'ye ait konak artık zamana yenik düşmüş adeta harabeye dönmüştür. Aslına uygun olarak yeniden inşası kararlaştırılır ve yıkım başlar.
Vurulan her bir kazma darbesi gökyüzüne bir toz bulutu halinde yükselirken beraberinde şahitlik ettiği hatıraları da alıp götürmektedir.
Bu bulut içine davet gören yazar hatırlara gizlenmiş küçük hayat hikayecekleri arasında fantastik bir yolculuğa çıkar gördüklerini duyduklarını ve hissettiklerini kaleme alır.
Ancak gelişen seyir Kenan Rifai ile kan bağı bulunmasına rağmen yazarı da şaşırtır.
Zira günümüz dünyası içinde yıpranmış fakat insanı insan kılan pek çok davranış biçiminin burada altı çizilmekte ve yaşama sanatında mahir olabilmenin sırrı fısıldanmaktadır.