Bitimsiz bir çabayla ortaya çıkardığı heykellerinin devinimsel gücü onun eşsiz sanatçılığını anlatır.. Auguste Rodin 19. yüzyılın ortalarından 20. yüzyıla taşan sanatının ürünlerinin yol açtığı skandallara kendisine gösterilen büyük tepkilere karşın üzülüp incinse de şaşmaz bir içgüdüyle yoluna devam eder. İnsan bedenine İtalyan Rönesansı'na Gotik mimariye hayran olan Rodin'in tüm eserlerinde insan bedenine yüklediği dışavurum gücü açıkça görülür. Eserlerindeki başka hiçbir heykeltıraşın yapmaya cesaret edemediği hareketlilik görenleri şaşkınlığa uğratır. Kemiklerle kaslarla sinirlerle kendini anlatır. Doğanın verdiklerine hayrandır çünkü "Doğa uyumdur dengedir; tek sözcükle yaşamdır."
12 Kasım 1840'da Paris'te doğan Auguste Rodin'in heykelle tanışması 14 yaşındayken "La Petite École" (Küçük Okul) adı verilen çizim ve matematik üzerine eğitim aldığı okulda gerçekleşir. O yıllardan itibaren büyük bir gözlemci olduğunun ipuçlarını verir. Yenilikçi öğretmeni Lecoq de Boisbaudron'un öğretisiyle bellekten çalışmayı öğrenir. Bu öğreti tüm hayatı boyunca ayrıntılarla boğuşmasına neden olur...