Aşk sır öğrenmedir. Dilber dediğin kadın hala senin için çok gizemlidir güzel ve olağanüstü kadın denildiğinde aklına o gelir. Sendeki bu duygular Dilber'in güzelliğinden değil senin için hala sır olduğundandır. Yani sen kavuşamadığın için bu duygulara sahipsin. Eğer ona kavuşsaydın sahip olsaydın aslında onun farklı olmadığını anlar onu gizemli biri olarak değil de sıradan bir kadın gibi görürdün. O zaman ona öyle değer vermez gözünde bu kadar büyütmez istisnai biri olduğunu iddia etmezdin.
İşte aşkı aşk yapan sevgi objesinin aşık için gizemli olması; kişiye aşk duygusunu yaşatan da arada muhafaza edilen sis perdesidir. Henüz perdenin arkası keşfedilmemiştir orası aşık için sırlarla dolu ve heyecan vericidir. Perde açıldığında sihir bozulur farklı bir şeyin olmadığı fark edilir ve aşkın cazibesi kaybolur gider..
Romanın baş kahramanı Hüseyin ilginç bir deneyim sonucu Azrail'i gördüğünü ve kırk gün içinde öleceğini sanır. Artık her şey gözünde değerini yitirir. Filozof lakaplı dostuyla dertleşir bir ömrün muhasebesini yapar. Yıllardır içinde büyüttüğü Dilber'e olan platonik aşkını da bu arada itiraf eder.
İnsanoğlunun naçar kaldığı iki bilmece: "Ölüm ve Aşk" Her iki kavramı da kah bildiğimiz kah bilmezden geldiğimiz yönleriyle düşünsel boyutta inceleyen bu roman okurlara ölümün aşka aşkın ölüme karıştığı samimi ve sıra dışı bir deneyim sunuyor. Ölüm kapıya dayanmışken Filozof ve Hüseyin arasında aşka ve aşkın özüne dair konuşulanlar platonik aşka felsefi bir bakış eşliğinde bu sayfalarda..