Düşüncelerimizin kurulmasında en önemli araç olan bilimi idelerimizle gerçek arasındaki tartışmaların tanığı gibi görmemiz gerek.
Bilim özgürlüğümüzün tasdikçisi bize miras kalan doktrinlerin hatalarını görmemizi sağlayan yeniyi eski geleneklere bağlı şekilde oluşturmamızı engelleyen ve değişmemizi etkileyen bir araç gibi görmememiz gerek.
Bunun yanında bilimin düşünsel düzeyiyle tarihsel ve sosyal gerçekliğe uygulanan pratik gücünü birbirinden ayırmak gerek.
Bu amaca yönelik kitapta evrenin oluşumundan insan ve insanlığın oluşumuna kadar olan bilimsel görüşler halk diliyle açıklanmaya çalışılıyor ve bilhassa son yüzyıldaki hızlı bilimsel gelişmenin sosyal ve teknolojik alanlara uygulanmasında dikkat edilmesi gerekli konular üzerinde duruluyor.