İsmail sürgünde bir yazıyı okumaya çalışır. Bu notları sağır dilsiz olan babası tuhaf hatta neredeyse okunamaz bir yazıyla çiviyazısıyla yazmıştır. Tıpkı eskiden babasını anlamaya çalıştığı gibi İsmail şimdi de bu yazıyı çözmeye çalışır. Burada sınırın yakınında bulunan bir köydeki hayat anlatılmaktadır: 'Sınırın güneyinde İran kuzeyinde de hep karların olduğu yerde. Rusya vardı.'
İsmail Şah'a karşı öğrenci mücadelesine katılır daha sonra da Humeyni rejimine karşı olan harekette yer alır. Yoksul bir halı onarıcısının oğlu olarak ülkesinden kaçar ve her şeyin geçmişine borçlu Batılı bir entelektüel olur.
Bu etkileyici bazen masalsı bir anlatıma sahip roman Hollanda ile İran arasında bir köprü de kurar. Baba ve oğuldan insanın hikaye etme tutkusundan yoksulluktan bağımlılıktan ve siyasi cesaretten söz eder.