Bireyin zaafları üzerine mizahi bir roman zafiyet kuramı. Ersan Üldes üçüncü romanında okuru sarsmak için yine mizahı kullanıyor.
Yazarlara duyduğu öfke yüzünden Almanca'dan tercüme ettiği romanlarda gönlünce değişiklikler yapan Meriç yaşadığı çok etkileyici bir günün ardından yazarlığa soyunuyor. Roman sanatına kendince getirdiği yeni yaklaşım sayesinde onun hem yaşamına hem de romanı yazma sürecine eşzamanlı olarak tanık oluyoruz.
Meriç kendi zaaflarını yenmek için her çareye başvururken yakın çevresi de onun hayatını çekilmez hale getiriyor. Silik bir sevgili Meriç'in aksine tüm girdiği ortamlarda dikkatleri üzerine toplayan bir arkadaş son derece çekici bir kadın ve ömrünün son demlerinde yazar olmaya kalkışan bir baba Babanın kendine özgü hayat bilgisi sık sık kendini gösteriyor zafiyet kuramı'nda.
Bir kimlik olarak yazarlığı rütbe gibi taşımak dünyadaki en tehlikeli tatmin şekillerinden biridir. Yazmak başka; ama yazar olmak yeryüzünde ısrarla o kimlikle bulunmak psikoloji bilimine havale edilesi bir bozukluktur. Yazdıkları tatmin edici olmayanlar sizin üzerinizden yani yazar dostu adı verilen yazarın yanında daha önemsiz kalmamak için sürekli diri kalmak sürekli taze fikirler yumurtlamak zorunda olan zavallıların üzerinden tatmin olmaya çalışırlar.