İnsan belli bir ölçüde kendi kendini yenileyen yenilemeyi bilen varlıktır. Olduğu yerde kalma yalnız çevrenin verileriyle yetinme yok insanda. Doğa düşünme yeteneği olan insanı kendiliğinden birtakım yaratmalara iter. Doğa insanı böyle bir eyleme itmeden insan bu eylemin baskısı altında akışı içinde yaratmadan ortaya yeni bir nesne koymadan edemez. Bu insanın kendini yenileme duygusundan doğar. İlaç yapılan bitki ile insan doğa arasında içten bağlantı kuruyor kendince. Bunu bilimsel bir anlayışla yapmamış eskiçağda daha çok inançla yapmış bu belli. Ancak insan eylemi olması doğa ile karşı karşıya gelmesi doğa dışında bir güç aranması ya da arayamaması bu sözü edilen bağlantıyı pekiştiriyor. İlaç yapan bitkide kendine yararlı bir gücün bulunduğunu anlayan insan doğada daha bağımsız daha özgürdü. O yalnız doğa ile sınırlanmıştı. Özgürlüğünün sınırları doğa ile başlıyor doğa ile bitiyordu.Eskiçağda bitkiden ilaç yapan yetkili bunu doğa güçleri adına inandığı tanrısal bir gücü olduğunu söylediği doğa adına yapıyordu. O doğanın içindeydi. Burada incelenen ilaçların çoğu Anadolu toprakları üzerinde yetişen bitkilerden yapılanlardır Anadolu doğasının özelliğini niteliğini daha doğrusu bitki örtüsünü gösterir bu.Bu kitabın konusu Anadolu'da eskiçağdan beri kullanılagelen ilaçlar onların yapıldığı bitkilerdir. Bu bitkiler içinde Anadolu'ya ilkçağdan ortaçağdan sonra dışardan gelenleri de vardır. Onları da Anadolu ilaçları içinde saymanın nedeni Anadolu'da birer halk ilacı olarak kullanılmalarıdır.