Bu kitabın merkezi önermesi siyasi bir söylem olarak İslamcılığın Batıda-geliştirilmiş formuyla modernitenin eleştirisi olarak Eleştirel Teori ile birlikte beraber gözönünde bulundurulabileceğidir. Okuyucularından mevcut siyasi kimliklerini askıya almalarını ve söylemlerinin parametrelerini üst üste binen kaygıları tanımak için yeniden biçimlendirmelerini ister. Bunu performatif olarak yapar bugünü Batılı teorisyenlerden çok çağdaş İslam düşünürlerinin çalışmalarıyla inceler. Mihenk taşları Agamben Zizek Derrida veya Habermas değil Taha Gannouchi Şeriati ve Kutub'dur. Üç yıl sonra bu Müslüman siyaset teorisyenlerinin isimleri güç bela Batılı entelektüeller için daha tanıdık olabildi. Oryantalist söylemin hatalarına dikkat eden postkolonyal duyarlılığa ve Öteki'nin inşa edilmesine yönelik tüm duyarlılıklara karşın az sayıda istisna ile (bu istisnalar da zaten kitapta mevcut ve kabul ediliyor) Batılı eleştirel teorisyenler dünyanın herhangi bir yeni halini tanımlamak için mevcut Batılı modeller ve gelenekler üzerinden düşünmek sanki gerekli olan herşeyi içerirmiş gibi davranıyorlardı