Kura yüz elli yıllık bir hikâyede ilginç kadınlarla tanışıyordu. Gururu aşktan da üstün tutan Şeker'i ihaneti asla affetmeyen tutkuyla sevdiği erkeği hiç düşünmeden yaşamından çıkarabilen Fevziye'yi düşlerden asla vazgeçmeyen acılarla baş ederken gönlüne dolan umuda teşekkür eden Mehtap'ı şaşkınlıkla izliyordu.
Kendi aşkını zaaflarını başarısızlıklarını anımsatan bu kadınlara duyduğu öfkeye karşın onları daha yakından tanıma merakı içini kemiriyordu. Onlar gibi olmadığını düşünürken bir gün onların her birinden bir parça taşıdığını kavradı; o gün Kura sürekli düşlerine giren şarkısını gizemli melodiyi duymaya başlıyordu. Kura Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından göç etmek zorunda kalan atalarının geçtiği zorlu yollarda ilerlemeye çalışırken Osmanlı İmparatorluğu yıkılıyor Rusya'da Bolşevikler devrim yapıyor dünya değişiyor krallıklar güçlerini yitiriyorlar Cumhuriyetler kuruluyordu. Yeni yaşam şekillerinden etkilenmemek olanaksızdı. Ancak kimliklerinden ödün vermeyen bu kadınlar kuşaktan kuşağa aktardıkları yemine sadık kalmışlardı. Yalancı tarihçilere yalancı siyasetçilere yalancı medyaya yalancı aşklara yalancı yaşam gurularına tapınan yeni dünya düzeninden sıyrılıp neden bu yolculuğu yapmak istemişti. Altın Post'u bulmak üzere yola çıkan Argonotlar gibi rotasını Kaf Dağına doğru çevirmişti bir kere Kökleri belki de geleceği anlatıyordu
Kura'nın Şarkısı; Kafkas mitolojisinin öykülerini gökten aklın ışığını çalan Amirani'nin acı sınavını uçan koç Altın Poıst'un kendini aşk için kurban edişini kendi masalarına dönüştüren korkusuz kadınların hikâyesiydi