Türk dostu olarak tanınan ve dünyaca ünlü bir yazar olan Pierre Loti hakkında verilen hükümler genelde ya lehte ya da aleyhtedir. Ne yazık ki ona olduğu gibi yaklaşan veya onu tanımaya çalışan yazarların sayısı oldukça azdır. Bu önemli şahsiyetle ilgili yazılanlarda genellikle üç aşağı beş yukarı aynı şeylerin söylenmesi Loti hakkında kapsamlı bir çalışmanın yapılmasını zorunlu kılmıştır.
Pierre Loti'nin Türkiye'de çok sevilmesinin en büyük sebebi onun Türk dostu olmasıdır şüphesiz. Çünkü Osmanlı Devleti'nin çok sıkıntılı olduğu bir dönemde Batı'ya karşı Türkleri tek başına savunan biri olarak Türk insanının kalbinde büyük bir yer edinmiştir.
İstanbul'da uzun yıllar yaşamış olan Pierre Loti melankolik ve egzotik bir 19. yüzyıl Fransız yazarıdır. Yaşamını ve eserlerini çok iyi bilmesek de ismini duyunca hemen İstanbul semt olarak Eyüp ve Eyüp'teki kahve aklımıza gelir. Loti eserlerinde İstanbul'un maddi ve manevi hayatını toplumunu camilerini mezarlıklarını kahvelerini evlerini çeşmelerini eğlencelerini Boğaziçi'ni Haliç'i Eyüp'ü Eminönü'nü hayal aleminde gezen bir seyyah gibi anlatmıştır. Bir masal kenti olarak gördüğü İstanbul'da kendisini bir masal kahramanına benzetmiştir. Bu masallar kentindeki rüyası zaman zaman kesintiye uğramışsa da İstanbul'a birkaç defa daha gelerek yarım kalan masalına kaldığı yerden devam etmiştir.
Kimi zaman çok ağır bir şekilde hakaretlere uğrayan kimi zaman tehdit edilen Loti doğru bildiğini söylemekten şaşmayan bir anti emperyalist olarak tarihe ismini yazdırmayı başarmıştır. Bazı aydınlarımız onu sevmese de hatta "şarlatan"lıkla veya "ajan"lıkla suçlasa da Loti müstesna kişiliğiyle okunmaya değer bir yazardır doğrusu.