"...Günlerden bir gün üç oğlunu huzuruna çağran beğ demişki "Sevgili yavrularım... Ben dem gördüm devran sürüdüm. Malım mülküm yerim-yurdum bundan geri sizlere kalacak. Son nefesimi vermeden üçünüzün de mürvetini görmek isterim. Bilirim. Bana olan saygınızdan kendi başınıza iş yapmak istemediniz. Şimdi sizinle birlikte dağa çıkacağız. Gerisini orada söylerim..." atlanmış silahlanmış dağa çıkmışlar... Beğ burada çocuklarına demiş ki:
"Sizden bir şey isteyeceğim. Üçünüz de yaylarınıza sıraryla birer ok takacak gözünüzü yumup çekeceksiniz. Okunuz nereye düştüyse kısmetiniz orada demektir. Yaradan'a sığınıp gerin yaylarınızı atın oklarınızı..."
Önce büyük oğlan sadağından bir ok çekmiş. Yayına yerleştirmiş. Germiş kirişi yummuş gözlerini ve... Vıınnn!... Ok gitmiş gitmiş... Ahmet Beğ'in çadırının sorgucuna saplanmış..."